Suda Doğum
Günümüzde, artan sezeryan oranları, anne adaylarının normal doğuma korku ile yaklaşımları, ülkemizdeki yüksek doğum oranları; artık bu konunun gündeme gelerek irdelenmesine ve sebepleri hakkında incelenmesine ihtiyaç doğurmuştur. Sağlık hizmetini sağlayayacıları (ülkemizde SGK) için maliyet , hasta ve doktorlar için de yapılan gereksiz sezeryanların tıbbi bir risk oluşturduğu unutulmamalıdır.
Anne adaylarının severek ve isteyerek doğum yapacağı ortamlar hazırlanmalı, konforu artırıcı, ağrıyı azaltıcı metodlarla doğum yapan hastalar desteklenmelidir.
Doğum analjezi ve anestezi metodları yanında , doğal olarak ağrının azaltılabildiği, süreyi kısaltıcı etkisi olduğu bilindiği en doğal madde olan suyun kullanımı da artık ülkemizde tanıtılmalı ve faydalanılmalıdır. 1800’ lü yıllarda itibaren denenen su ortamda yapılan doğumlar, Avrupa ülkeleri, Rusya, ve Kanada ‘da artık yaygın ve güvenilir olarak kullanılır hale gelmiştir. Suyun , normal doğuma katkılarını artık sağlık çalışanlarının ve hastaların öğrenmesi faydalıdır.
Su , doğum sırasında annenin daha rahat ve ağrısız doğum sürecini yaşamasına yardımcı olmaktadır. Suyun sıcaklığı ve kaldırma gücü nedeniyle rahme giden kan akımı artar, rahmin kasılmaları etkinleşir, artan oksijen nedeniyle ağrılar azalabilir.
Su vajenin ağzını, yani bebeğin çıkış noktasını daha gevşek hale getirebilir. Bu da o bölgenin doğumda yırtılma olasılığını azaltabilir. Suda doğan bebeğin kese içindeki sıvı bir ortamdan yine sıvı bir ortama doğarak daha yumuşak ve stressiz bir geçiş yaptığı ve bu bebeklerin daha az ağlayan, daha sakin bebekler olduğu savunulur.
Suda doğum adaylarının gebelikleri boyunca bir sorunlarının olmaması gerekir. Herpes gibi genital bölgede enfeksiyonu olanlar, makat geliş doğumlar, çoğul gebelikler, erken doğumlar, preeklampsi (gebelik zehirlenmesi) veya diyabet (şeker) gibi hastalıkları olanlar, bebeğinde gelişme geriliği saptananlar, doğum sırasında bebeğin kalp atışlarında bir oksijen azlığı şüphesi olanlar, doğumda yoğun mekonyum (bebeğin dışkısı) görüldüğü durumlarda önerilmemektedir.
Sıcak suyun kasları gevşettiği ve ruhsal rahatlama sağladığı bilinmektedir. Bunun sonucunda rahme giden kan akımı artar ve rahmin kasılmaları daha az ağrılı olabilir. Çünkü artan kan akımıyla birlikte, rahim kaslarına giden oksijen oranı da artar. Bu, aynı zamanda rahim kasının daha iyi kasılmasına ve bu sayede doğum sürecinin daha kısa olmasına yol açar. Vücut ısısı olan 37 derece, suyun da ısısı olmak bakımından ideal bir derecedir. Suyun sıcaklığı doğum sırasında devamlı ölçülmeli ve hep 37 derece civarında kalması sağlanmalıdır.
Normal koşullarda bebek suyun altında nefes almaz. Suyun sıcaklığı ve bebeğin başının suyun içinde olması nefes alma refleksini engeller. Soğuk ise, nefes alma refleksini körükler. Bebeğin başı sıcak suyun içinden çıkartılıp daha soğuk olan havayla temas ettiğinde nefes alma refleksi harekete geçer ve bebek nefes almaya başlar. Bebeğin suyun içinde olduğu bir kaç saniye içinde bebek oksijeni tüm gebelik boyunca olduğu gibi, kordondaki anne kanı aracılığı ile alır. Bebek sudan çıkarılıp ilk nefesini aldıktan sonra, annenin kucağında iken (havuzda ) kordonu kesilebilir.
Suda doğumun avanajları
Suda doğumla ilgili başlangıçtaki eleştirel yaklaşımlar zaman içersinde yapılan bilimsel araştırmalar sonrası yerini avantaj ve güvenlik konusundaki inanca terk etmiştir. Örneğin Almanya’da yılda 35000 doğum suda gerçekleşmektedir.
Fizikte Arşimed kanunları olarak da bilinen suyun kaldırma gücü ile vücut ağırlığı %90 oranında hafifler. Böylece vücut ağırlığı %10 kadar hissedilir. Anne adaylarının genel ifadeleri şöyledir: ‘’Ağırlığımı neredeyse hissetmedim ve daha kolay hareket edebildim. Böylece sancılar daha dayanılabilir oldu.’’
Kaldırma gücü etkisi yüzyıllardır tıbbın değişik alanlarında kullanılmıştır. Örneğin Ortopedi ve Romatoloji. Suyun içindeki hareketler gövde ve eklemler için sadece güvenli değil aynı zamanda kasılmaları azaltır, kasları gevşetir , dolaşımı düzenler. Spor sağlığı da sudaki egzersiz ve aqua fitnesi ideal bir hareket egzersizi olarak tanımlamış ve antremansızlara, kilolulara ve gebelere de önerilmektedir.
Gebelikte suyun kaldırma gücü ve su altındaki hareketler keyifli bir salınma ile kalça eklemlerinin gevşemesini sağlar. Ağırlığın kalkması ve taşınıyor olmak gebe kadınlar tarafından muhteşem bir duygu olarak tanımlanır.
Isının etkisi
Sıcak suyun sakinleştirici ve gevşetici etkisi tıpta sınırsız kullanım alanına sahiptir. Örn. Romatolojik hastalarda uzun sürelerdir yararlanılan bir yöntemdir. Cilt üzerinden ısı reseptörleri ile omuriliğe ve oradan beyne sinir iletileri ile ulaşıp algılamamızı sağlar. Sıcak bir havuz Parasempatik uyarıyı aktive eder. Buna sakinlik siniri de denir. Sakinlik, gevşeme, dinlenme ve korunmayı sağlar. İç organ ve dolaşımı kontrol eder. Damarlar genişler, dolaşım hızlanır, kaslar gevşer ve endorfin salgısı artar.
Osmotik basınç
Vücudumuzun içeriğinde çeşme suyuna kıyasla daha çok tuz vardır. Buna bağlı olarak da cildin su ile uzun süreli teması sonrasında ozmos gerçekleşir ve su hücre membranından içeriye geçer. Kısaca cilt dokuları suyla dolar, cilt yumuşar ve esneklik kazanır.
Suda doğumun 10 avantajı
1-İyi hissetme etkisi
Su dişi bir elementtir. Yumuşaktır ve vücudunuzun ağırlığını taşır. Herkes sıcak ve uzun süren bir banyonun gevşetici etkisini ve verdiği rahatlığı bilir. Bu etki doğum hazırlığında da aynıdır ve gevşek ve yumuşak bir doğumu sağlar. Suyun ısısı tüm hatıraları uyarır ve doğumun tecrübesinin ne kadar hassas, güzel ve biricik olduğunu yaşatır. Doğum havuzu normal küvetlerden 2 kat daha derin ve geniştir. Gebeler havuza girdiğinde ilk olarak ne kadar serbest ve hafif hissettiklerine şaşırırlar. Sırf bu yüzden doğum havuzu karada doğum düşünenlerde bile tercih edilebilir.
2-Ağrı giderici etki
Suda doğumla ilgili bütün bilimsel çalışmalar aynı sonuca varır; kadın için en büyük avantajı ağrı giderici etkisidir. Suda gebeler hemen hemen her zaman gevşerler. Korku, gerilme ve ağrı döngüsü kırılır, ağrı tahammül edilebilir olur ve rahim ağzı daha kolay açılır.
Suyun kaldırma gücü sebebi ile kasılma sırasında ve aralarında en az ağrı hissedilir pozisyonu almak çok daha kolay gerçekleşir. Bebeğin ağırlığı da 10 da 9 azalır, bu yüzden doğum kanalını terk ederken aşağıya doğru bası daha az olur. Bunun yanında sıcak su yüksek endorfin salınımına neden olur ki bu vücudun kendi ağrı kesicisidir ve ağrıya toleransı arttırır. Böylece suyun içinde daha az ağrı hissedilir ve geriye dönük olarak doğum macerası daha az sancılı olarak hatırlanır.
Sonuç: Suda doğumda ağrı kesiciye ihtiyaç azalır, çoğunlukla da hiç ihtiyaç hissedilmez.
3-Belirgin derecede daha az yırtık ve kesi ihtiyacı
Dokular suyun içinde yumuşar ve elastikiyet kazanır. Suyun içinde hafiflemiş bebek ağırlığı ve cildin suya bağlı esneme gücü, doğum yırtığı veya kesi ihtiyacını azaltır.
4-Daha az kan kaybı
Büyük çaplı bir araştırmada 3.617 suda doğum ve 5.901 karada doğum karşılaştırılmış ve suda doğumda ortalama olarak %35 daha az kan kaybı olduğu görülmüştür
5-Fizyolojik etki
Sıcak suyun gevşetici kaldırma gücü etkisi sebebi ile daha az stres hormonları salgılanır. Kalp atım hızını azaltır ve kan basıncını düşürür. Solunum düzenli ve yavaştır, vücut daha az oksijene ihtiyaç duyar. Rahim sıcak tutulur ve kramp ve yorgunluktan korunur. Doğum kanalı kasları gevşer. Böylece anne adayının gücü tükenmez ve bu güç, doğumun 2. aşamasında, gerek duyulduğunda ıkınma için kullanılacaktır.
6-Kısa süren doğum eylemi
Sıcak su kasılmaları uyarır. Bu sebeple anne adayları doğumun gerçekten başlayıp başlamadığını ayıramadığında da bir banyo testi önerilir. Suyun etkisi ile kasılmalar kuvvetleniyorsa doğum çok uzak değildir.
Suyun kasılmayı arttırıcı etkisi doğum süresini ölçülebilir bir şekilde azaltır. Bir araştırma suda doğumun en az 1 saat daha kısa sürdüğü yönündedir.
7-Daha fazla hareket özgürlüğü
Suyun kaldırma gücü etkisi ile de anne adaylarının havuz içinde daha rahat hareket edebildiklerinden bahsedilmiştir. Bu sebeple de kasılmalar arası dinlenme daha kolay gerçekleşir ve yorgunluk azalır. Aynı zamanda kaldırma gücü etkisi ile kalkmak veya oturmak çok daha kolay ve rahattır. Annenin hareket özgürlüğü bebeğe de hareket özgürlüğü tanır
8-Annenin gevşemesi bebek için de daha az stres demektir
Annenin gevşekliği bebeğe daha az stres olarak yansıyıp bebeğin doğum kanalında rahat ilerlemesine ve inişine yol açacak, anne karnındaki su ortamdan, doğum havuzundaki suya kolayca kayacaktır.
Suyun yerçekimi etkisi olmayacağı için yardım olmadan da bebek anneden ayrılıp doğumunu gerçekleştirebilecektir. Suyun içinde düşemeyeceği için, su içinde yüzecek ve annesine doğru yüzecektir. Bebek kalçalarına kadar doğduğu andan itibaren anne ile ilk göz temasını kurulabilmektedir. Bu su bebekleri, anneleri için en güzel andır.
Bu müthiş bağlayıcı göz teması tecrübesi bir doğum reflexinin gerçekleşmesidir. Bebek anne karnında sudan adapte olduğu refleksler geliştirmiştir ve suda doğumda bu, düzgün bir şekilde hayata geçer. Bunun için hislerine ihtiyacı var ki bunlar denge hissi, oryantasyon ve dokunma hissidir. Doğum kanalını terk eden bir bebeğe anne temas ettiğinde yüzünü ona döner ve göz teması kurar.
9-Pozitif bir deneyim
Kendi başına verilmiş bir suda doğum kararı yine tek başına yaşayacağı güçlü bir deneyimdir.
Karada ve suda doğumun farkını tanımış olan kadınlar, havuzdaki doğum sürecini çoğunlukla çok daha keyifli ve korunaklı ve daha az zorlayıcı bulmuşlardır. Tartışmasız birçok kadın suda doğumu daha özgür bulmuşlardır.
10-Birlikte yaşamak
Suda doğum, doğumu çok daha özel bir şekilde paylaşma imkânı sunar. Doğum havuzu izin verdiği sürece partner de havuza girip doğum deneyimine katılabilir. Her kadın bunu tercih etmese de yanında her an ihtiyaç halinde birinin olduğunu bilmesi büyük avantajdır.